4 Kasım 2008 Salı

KADIN SOYKIRIMINA KARŞI KADINLARIMIZI EĞİTELİM

Her yıl 1.5 ila 3 milyon kadın ve genç kız, dayak yediği veya ikinci sınıf muamelesi gördüğü için ölüyor...

Dünyanın dört bir yanında kadınların maruz kaldığı şiddet ve kötü muamele, soykırımı andırıyor. Her gün 6 bin kız çocuğu bekâret kemeri takmak zorunda kalıyor. Yılda 1.5 ila 3 milyon kadın ve genç kız, onlara uygulanan zulüm nedeniyle ölüyor...
Musevi bir erkek arkadaşıma, dünyanın dört bir tarafında kadınlara uygulanan şiddeti ''Holocaust'' (Yahudi Soykırımı) kavramıyla özdeşleştirip özdeşleştiremeyeceğimizi sorduğumda şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Ona bu soruyu yöneltmemden kısa bir süre sonra, Cenevre'deki Silahlı Kuvvetlerin Demokratik Denetleme Merkezi'nin 2004 yılı mart ayı istatistikleri ulaştı eline.
Ve bu verileri görünce, soruma ''evet'' yanıtını verdiğini söyledi. [u]Demografik verilere bakıldığında, dünya üzerinde 113 ila 200 milyon kadın yitip gidiyor. Her yıl 1.5 ila 3 milyon kadın ve genç kız, onlara şiddet uygulandığı ya da ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığı için ölüyor. Economist dergisi, Cenevre'deki merkezin verilerini geçen kasım ayında şöyle değerlendirdi:

''Her üç dört yıl içinde Hitler 'in Holocaust'ununkileri andıran kurbanların sayısı artıyor. Ve dünya bu tabloyu seyrediyor.''
Peki bu nasıl mümkün olabilir? İşte size birkaç neden:
___Erkek olarak doğmanın ''şans'' , kız olarak doğmanın ise Allah tarafından verilen bir ''ceza'' olduğu ülkelerde kız bebekler kürtajla yok ediliyor.
___Kızlar ve kadınlar ihmal edildikleri, ikinci sınıf insan muamelesi gördükleri için ölüyorlar. Çünkü yiyecek, ilaç gibi hayati şeyler önce erkek kardeşlerine, oğullarına, babalarına ya da kocalarına veriliyor.
___Kadının erkeğin malı olduğu ülkelerde kendi partnerini bulmaya çalışan genç kızlar, babaları veya erkek kardeşleri tarafından öldürülüyor. Sonrasında da bunun adına ''namus cinayeti'' diyorlar. Halbuki bunun namusla hiçbir ilgisi yok. Ayrıca bazı toplumlarda kocalarına yeterli para ödemediği için kocası tarafından öldürülen kadınlar da var.
___Vahşeti andıran uluslararası seks ticareti, sayısız kadının ölmesine neden oluyor.
___Hemen hemen dünyanın bütün ülkelerinde ev içindeki şiddet kadınların canını alıyor. 15-44 yaş grubundaki kadınları evdeki şiddet, sıtma, kanser ve kazadan çok daha fazla tehdit ediyor.
___Kadın sağlığı hiçbir zaman ön planda tutulmadığı için her yıl 600 bin kız bebek ölüyor.
___Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, her gün 6 bin kız çocuğu bekâret kemeri takmak zorunda kalıyor. Bunların çoğu ölüyor, diğerleri ise ömür boyu acı içinde yaşıyor.
___Yine Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, her beş kadından biri, yaşamı boyunca şiddete maruz kalıyor veya dayakla tehdit ediliyor.

Soykırım çok sayıda insanın ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Bu nedenle dünyanın dört bir yanında kız ve kadınların başına geleni de ''soykırım'' olarak nitelendiriyorum ben. Ayrıca bu cinayetler sessiz sedasız işlenmiyor. Kurbanları korkularını, acılarını haykırıyor. Ancak dünya duymuyor. Daha doğrusu duyuyor ama duymazdan geliyor.
Biz onlarla aynı toplumlarda yaşayan ve yaşadıklarına uzaktan veya yakından tanık olanlar olarak bu durumu duymazdan, görmezden gelmeye karar vermişiz. Zaten kadına uygulanan vahşet çok yaygın olduğu için böyle durumlarda en iyisi yok farz etmektir.

Kendimize ihanet ediyoruz
Kadınların gördüğü kötü muameleye tanık olup sessiz kalanlar arasında elbette kadınlar da var. Biz kadınlar, çoğu zaman kendimize ihanet ediyoruz. Gereğinden fazla. Çünkü olup bitene kafamızı çeviren ilk bizler oluyoruz. Hatta bazen kadının yaşadığı drama neden olan unsurlar arasında yer alıyoruz. Çünkü oğullarımızı kızlarımıza tercih ediyoruz. Kadın olmamıza rağmen kadına değer vermiyoruz.
Bu belirttiğim unsurlar üzerinde etraflıca düşünün bir kere! Sayısal verilerin çoğu tahminler üzerine kurulu. Bazı ülkelerde ise istatistiki verilerin hiçbir önemi yok. Şimdiye kadar şiddete, kötü muameleye maruz kalan kaç kadın mahkemede hakkını arayabildi? Kurbanların haklarına sahip çıkmak için dünyada kaç tane uzlaşma komisyonu var? Ya da ne zaman bu konuda uyarı yapıldığını duyuyorsunuz? Kadınlar birer çöp, değersiz birer insan mı?
Şimdiden alışılagelmiş bahaneler ve yanıtları duyuyor gibiyim. ''Kadına karşı sistematik şekilde uygulanan bir geri planda bırakmanın varlığından haberdar değiliz'' deniliyor. Ya da ''Bu dinden gelen bir şey'' bahanesi kullanılıyor. ''İnsanların kültür ve alışkanlıklarına dokunamazsınız'' da başka bir sudan bahane. ''Kadın kurbanlara yazık, ancak unutmayalım ki savaş ve yoksulluktan da çok sayıda insan ölüyor'' da geçiştirme safsatalarından biri...

Economist'in haberine göre 1992-2003 yılları arasındaki çatışma ortamlarında bini aşkın kişi öldü.
Oysa her yıl toplam kaç bin kadın dayak, töre cinayeti, bakımsızlık, cehalet kurbanı oluyor kim bilir? Yoksulluğun kadına uygulanan ikinci sınıf muamelesiyle ilintisi olsa bile kadınların başına gelenler yüzde yüz bundan kaynaklanmıyor.

Ev hayvanı muamelesi...
Çünkü kadınlara hak tanımayan varsıl ülkeler de var. Örneğin petrol milyarderi Suudi Arabistan'da kadınlara oy kullanma hakkı verilmiyor. Onlar yaşadıkları bölgeleri kocaları veya babalarının izniyle terk edebiliyorlar. Çalışmaları için de onlardan izin almaları gerekiyor. Başka deyişle Suudi Arabistan'da kadınlar hiçbir zaman yetişkin olamıyor. Onlara ev hayvanı ya da köle muamelesi yapılıyor.

Hiç yorum yok: