10 Haziran 2008 Salı

benim kafamin almadigini sen nasil alacaksin diyorum, cevap vermiyor.
bu bir hakaret degil, hayir...
sadece senin yeteneklerin gibi benimkilerden farkli ve benim yapabildiklerimi sen asla yapamadin.
ben kalip savasmayi sectim siklikla.
bunun icin gucum var. aldigim her yenilgi, olumlu bedenimde acilan her koca delik,
daha da arttirdi bunu.
sen, saklanmayi sectin hep.
bunun icin milyonlarca sebebi bir saniyeden az surede sayip durdun yuzume.
defalarca...
karanliklari sevdin, onlara kendinden daha iyi baktin.
ben, o karanliklarina elimde melsalelerle her girmeye calistigimda,
tazyikli suyla beni geri puskurttun hayatindan.
yinede sevdim seni.
seviyorumda...
cesurdun her seye ragmen.
acidan korkmuyordun.
serseriydin ve sirf canin istiyor diye,
evinin onunde gunes batana dek kavga ederdin birileriyle.
tanimadigin.
ben acimi dusuncelerimle seyreltirken, sen aciyla arttirdin onlari.
yolun buydu.
sen secmistin ve hic bir sey degistiremezdi.
bana kac kez durdur beni dedigini hatirlamiyorum.
DENEMEDIM BILE!
cunku senin dunyani ancak sen dondurur sen durdururdun.
bu guce sahip olmak, kendi hayatinin tanrisi yapiyordu seni.
ama sen seytani seviyordun.
ben, oturup sana ayin hikayelerini anlatmak isterdim.
ayni aynaya bakip hikayeler yazmak birde...
olmadi.
ayri dustuk.
bundan pisman degilim.
kimsenin etrafimda olmamasi bana iyi geldi diyemem.
ama en azindan bir seyleri anladim.
aklima gelen herseyi soylemek istedim sana.
ama olmadi.
daima soyleyecek kadar cesurum bunu:
soylemek istediklerini soyleme konusunda
dunyadaki en korkak insanlardan biriyim.

Hiç yorum yok: