Park sorunu yaşıyorum.
Ve canım hiç bir şey yapmak istiyor.
Parasızdık. Oturmuş eski dostları ( dostsuzlukları ) anıyorduk.
Şarap çıkardım çantamdan. Bir hafta önce almış ve sadece bir bardak içmiştim.
Midem bulanıyor dedi. ( kusamadı)
"mikser " dedim. miksere benziyor hayat. Herşeyi karıştırıyor. İğrenç bir karışım. İçiyoruz, iğrenerek...Koklamayarak. İçimiz kalkıyor, biz kalkıp gidiyoruz.
Nereye?
"Belki" diyor, belki terkedilmiş bir hayalet şehre.
Mikser! ölüyoruz diyorum. Ölürken özür dilemiyoruz kimseden.
Biz ağlayamıyoruz ölürken ardımızda bıraktığımız şeylere.
Mikser.Çelişki ve duman. Sis ve güneş.
Bir arabanın içinde; kadın ellerini yüzüne kapamış. Adamsa, kadının saçlarını örüyor altın iplerle.
Kadın, elmas gözyaşlarını eflatun bir keseye dolduruyor.
Adam, kadının kalbini öpüyor uzanıp...
Biz, camlarına kurşun kalemlerle resimler çizilmiş olan arabanın yanından öylce geçip gidiyoruz.
Saate bakıyorum, çok geç olmuş.
Elimdeki sigaranın izmariti parmağımı yakıyor.
Bu saatte hiç bir yer kabul etmez bizi diyor. Hiç kimse "hoşgeldiniz" demez.
Park sorunu yaşıyorum.
Hiç bir yere park edemediğim için arabayı sürmek zorundayım.
benzinin bitmesi ihtimali canımı sıkıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder