Aşk?
Ah evet! Sanırım hatırlıyorum. Love Story gibi bir şey mi? yo, hayır bir ağaç dalına tutunmak belki düşmemek için. Sonra tam sevinirken "yaşıyorum" diye, düşmek en fecisinden.
Hayır diyememek. Uykusuzluğun verdiği hoş kuşkular...Kuş kapanı! Şampanya, soğuk ve sıcak, kırmızı gece. İçini kavuran çıplak, tuhaf karmaşa.
Aşk?
Ah evet! Buzun suda erimesi gibi. Her hatırladığımızda kanayan, ölümle sonuçlanana kadar acı vermeyen açık yara. Biraz "Bir bütün olma" ve biraz da " kaçmak kendinden".
Hep o' na yetişmeye çalışıp geç kalmak kendine. Kutsal kitabı yeniden yazmak ve inşaa etmek iskeleti kırılmış bir hayatı yeniden.
Ya da; vazoda ki çiçeğe suyun yetmemesi...Güneş istemesi, toprak istemesi...
Hüsran! vazodaki çiçeğin solup gitmesi.
Aşk?
Yo hayır, böyle birini tanımıyorum. Kim keşfetti demiştiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder