19 Ekim 2007 Cuma

le papillon! blanc...vert...noir

etrafın olanca acelesi umrumda değil uzun zamandır. ne güzel! güzel bir yol ve yavaşça böceklerle dallarla oynaya oynaya oh ne ala!

trafik derdim yok! onlar gibi değilim. reddettim. iyi ki de yaptım.. yürüyerek gidiyorum herzaman her yere herkesle herşeyin yavaşça akmasını sağlamak için düğümler atmak güzel onlar koşuştururken karıncalar gibi ben hepsini yukarıdan süzülerek izliyorum

umurumda değil!
biliyor musun? umur umut olsa o zaman düşünürdüm ne yapıyorum ben diye!

kabarmayan toprak yeşermez de ne kadar yağmur yağarsa yağsın! yağsın! yağmalanmadan gök!
paylaşamayacağım hiç bir şey yok her şey ortada ortadan yiyorum ortadakine vuruyorum gol olmuyor!
gitseler... sessiz kalmak güzel olabilir. sessizce düşünmek sessizce yazmak gibi olabilir.

peut-être..en soi..

herkes gitsin. ben toparlarım çocukların tekmeleriyle sağa sola savruşturduğu herşeyi herşeyi ama!şoset çoraplı uzun pantolonlu kısa akıllı misket canavarı!
yazık ki... yazık sana!
bu vadiye kurtların inmesi benim gibileri ürkütmüyor. nedense.... ejderhanın yılan ısırığından öldüğü nerde görülmüş?
kalan sağlar hep benim hep BEN dim
köklü temizlik gerek kökünü kazımalı senin! siyanürlemeli ağzına biber sürmeli eline asit.

yazık... ne güzelsin!
ne hayaller kurmamıştım senin için için öylesine kirli ki ,dışın ağlıyor her aynaya baktığında!


beni kim sevdi ki... seni seveyim dedi kız!
sevgiyi hiç tanımadığı böylece çıktı ağzından.. elleri oturup ağladı sözlerine.
sevmek nedir ki hem? hakedilecek bir şey mi? hukuken geçerli mi? ne yaparda sever sevilir insan?ben bunları hiç bilmedim.

yorgunlukların çoğu geçici söylemiştim yine söylerim bu yorgunluk yoğrularak geçecekse ancak geçsin bırak!

"yürü gölgem kaybolup gitmeyi göze aldığın karanlığa. or'da beyazlaşırsın!" dedi...

dediğiyle kalmamalı.

Hiç yorum yok: