hayat diye bir şey yoktur.
hayat denilen kavramı her pisliği üretebilen, her ortamı bozabilen,
kendince kurallar inşaa ederek o inşaatı sağmalcılar a çevirmeyi başarabilen tek canlı,
insan ortaya çıkarmıştır.
hayat böyle tersten gördürür, şöyle güldürür...
hayat böyle olmalıdır, şöyle yapmalıdır hayatta başarılı olmak için...
yaptıkların hayatta başarısız olmanı sağladı...
neden başarı sadece nefes almak, mutlu olduğun gibi yaşamaya çalışmakla anlam kazanamıyor?
insanlar yüzünden.
onların HAYAT KANUNLARIna göre suç işliyorsun. doğarken karakterin çözülemediği ve çözülsede kabullenilemiyeceği için zaten potansiye suçlu olarak doğuyorsun.
büyüyorsun. hayata uygun hale getirilmen için ailede oryantasyona alınıyorsun.
bebeklerle oynuyorsun. evcilik oynuyorsun. hemşire oluyorsun akranın erkek çocuklarının doktorculuk fantazilerini geliştirip ilerde hastalarını tacız eden orospu çocukları olarak kadrolu çalışabilmeleri için. büyüyorsun okula gidiyorsun, oryantasyon sınırları ve hayat kanunları dahilinde öğrenim görüyor, hayatın başarı için 10 altın emrini ezbere okuyorsun. şöyle okullara girmen gerek böyle ev ekonomisinde başarılı olman gerek... okulu bitirmiyorsun kendi doğruların olduğu ve bunu gorebildiğin için. anlamsız zaman kaybetmemek tek istediğin ama bununla o 10 altın emrin alttan 5 inci kanununa mensuben korkunç bir suç işliyorsun.
hayatın 10 altın kuralı der ki: başladığın hiç bir işi yarım bırakma! istersen öl ama bırakma.
yargılanıyorsun, tutuksuz olarak hayata devam edebilmene imkan veriyor hakimler.
kaldığın yerden devam edebiliyorsun böylece. okulu bırakıp işe giriyorsun, ideallerin hayallerin ve yeteneklerin tek ihtiyacım olan bu şeklinde bu kez iş veren sende bana bişeyler vermelisin diyor. eeee hayat böyle diyor. bugün bana yarın sana... vermiyorsun işten çıkıyorsun. hayatın 4 numaralı altın kanununa karşı suç işliyorsun bu kez:
vermeden alınmaz! veresiye yazılmaz!
beş parasız kalıyorsun. şuan evden çıkmak istesen ancak yürüyerek gidersin. işin yok. düşmüş birisin hayatın gözünde. keza hayat kıdemi olmayanı sevmez, parası olmayanı hiç sevmez.bir sevdiceğin varsa paran yok diye seni bir çırpıda satıverir. keza oryantasyon o bünyede tutmuş bir mayadır ve hayatı kurallarına gore oynar.
aile oryantasyonun en onemli ayağıdır. tıpkı halk eğitim evleri gibi. sana ücretsiz hayat dersleri verirler. cezalandırırlar. sonra yine bağırlarına basarlar. tıpkı devlet gibi.
devletin gözünde daima çıkmadık candan ümit kesilmez bir şeysindir.
devlet işlediğin 3-4 suçtan seni yargılar, cezanı paşa gibi yatıp çıkarsın. bu kez fişli insanları topluma ve hayata kazandırma oryantasyonu başlar.tek başına hayata tutunamayanları çift yapıp bide öyle denerler. evlenirsin. senden daha başarılı bir hayat çalışanıyla ve bu kez onun yamaklığını yaparak hayatı anlamaya, ona uymaya çalışırsın. daha önce işlediğin suçların gölgesinde karakterini değiştirmeye çalışırsın. aklı selim ve hayatın neferi olmaya adarsın kendini. dört göz ve tüm organlarınla her olan biteni görüp uygulamaya kalkarsın. yine sçarsın.
hayata ve oryantasyon kurumlarına gore mayası beş para etmez bir insan oğlusundur artık.oysa tek istediğin değişmeden, değiştirilmeye uğraşmadan olduğun gibi yaşayabilmek. nefes alabilmek, hayatın kurallarını koyanların götünde trampet çalmak. boş yere yattığın cezanın karşılığını alacak merci bulmak. merciden alacağını aldıktan sonra kuzey kutbuna yerleşip bi allahın kulunun yüzüne bile bakmadan, bi başına ama mutlu ve bağımsız ölüp buzulların arasında fosilleşip, gelecek nesillerden biri tarafından bulunup aa bakın işte hayatın on emri kavmine karşı gelen ve bağımsızlığını alıp doğal şekilde yaşayabilen ilk insan! denmesini istiyorum.
senin yenemediğin en büyük düşmanın kendin dedi U.
benim yenemediğim tek düşmanım iyiliğim. ve bunca boktan şey arasında hala sevip üzülmemesini düşündüğüm insanlar.
ama bir gün bunu da yeneceğim. ve bu yakın. sandığınızdan çok daha yakın.
şimdi kısa bir süreliğine ters dönüp ölü taklidi yapmalı, onlar leşimin üzerinden çekildiği anda bir in bulup yaralarımı yalayarak tek başıma iyileşmeliyim.
tekerinize çomak sokmaya and içtim ey Sahte Bilginler ve Sahte tanrılar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder