yaradilisimiz bu bizim dedim sana...
dogumdan olene kadar icimize hep birseyler kaciyor.
hoslaniyoruz bazen bundan, bazen nefret ediyoruz.
siklikla istiyoruz, ara sira taciz edilerek ve hatta zorlanarak mecbur birakiliyoruz.
ama sonuc hep ayni.
icimize kacan daima vucut bulmus bir sey olmayabiliyor bir de...
kimi zaman nefretimizi, sevgimizi, dilimizin ucuna kadar gelen tum o kotu kelimeleri de
icimize atiyoruz. sonu olmayan derin bir kuyu gibi, daima yutacak bir seyler buluyoruz ya da
onlar bizi buluyor. ne onemi var ki?
sonuc hep ayni.
seni cok ozledim.
hala seninle yasadigimiz o kucuk anlar vurup duruyor beynime beynime
tipki kudurmus bir denizin dalgalari gibi.
sana hep bir seyler yaziyorum.
nereye oldugu hic onemli olmayan, ama kelimelerinin altinda milyonlarca anlam barindiran
bir seyler...
belkide asla okumadigin ve okuyamayacagin seyler...
sayfalarca.
-susmak ve karsindakinin anlamasini beklemek bir cozum degil. yapma bunu, cunku sen milyonlarca insanin asla sahip olamayacagi bir seye sahipsin! dedin.
oysa biliyorsun ki, buna sahip olmayi ben istemedim ve kullanmayi her denedigimde
bir yerlerde birileri oldu, bir seyler yok oldu. savaslar basladi. ac kaldilar, yaralandilar, korkuyla tirnaklarini cikardilar. anlattiklarimi anlamaya calismak yerine yapilacak her seyi yaptilar.
usandim. tipki senin gibi. biraktim.
seni cok ozledim.
sahi, en son ne zaman sarildik biz?
ne zaman eskiden oldugu gibi, tek derdimiz nasil eglenecegimiz oldu?
yapacagimiz onca seyi hangi tasin altina sakladikta, simdi ne sen ne ben bu ucsuz bucaksiz kanyonda milyarlarca ton tasin altinda bulamiyoruz?
bir isaret bile mi birakmadik?
gunler gecip duruyor ve ben surekli gelecek geldiginde acaba ben burada olacak miyim diye dusunuyorum. gunler gecip yerini geceye birakiyor ve ben surekli sanki gelmesi gereken bir gun varmis ve onun arifesindeki gecedeyim gibi heyecandan uyuyamiyorum.
konusuyorum. siklikla icimden ve kendimle.
konusacak yerlerimi kullanmayi unuttugum gibi, onu kullandigimda ne kadar mutlu oldugumu da unutuyorum.
gordun mu?
simdi de kendi icime kaciyorum.
gececek, geldiginde duzeleceksin dedin.
peki sonra ne olacak?
once ice dogru kuculen, sonra disa dogru buyuyen sarmal bir dalga gibi mi surecek bu hayat?
bilmiyorum.
bilmek istedigimi de hic sanmiyorum.
hic bir sey bilmemek, siklikla en iyi bildigi konularda bile bilmiyora yatmak
benim icin en iyisi.
cunku, bi bok olacagi yok.
bi bok olmayacak.
bunu ne zaman anlayacaksin?
ne zaman yorulacak ve bana siginacaksin?
2 yorum:
gulnur adli dostuma yazdim.
nedir içindeki dalgası dinmeyen deniz
kıyıya çıkar ve yine dön derinlere yalnızlığına
derin ve sessiz
üstünden geçen günler geceler
içini ısıtıp soğutan nice bilinmezliklerle
kıyıya çıkar ve git
sök içindeki köpürüp dağlara taşlara
kavuşmak an kadar kısa ve ani
dök içindeki bana
Yorum Gönder