19 Mart 2008 Çarşamba

UVERTUR

guzel yazan zarif dolmakalemi bir kenara atti. bu satirlar agulu bir murekkeple yazilmali diye dusunuyordu. yazdikca insanin eline yuzune bulasan satirlar... yazdikca kirleten,yazdikca yipratan ve kotu kaderin kaba cizgilerini cizen satirlar.

yazinin ne kadar tehlikeli bir silah oldugunu hala anlamamazliktan geliyor ve kaleme ve kelimeye onu yazan eline dunyanin en tuhaf, en kurtarici, en biricik nesnesi gibi bakiyordu.oysa ne buyuk hata! yazilanlar bir daha silinmez ki.ihanet asla unutulamaz ki...

hep unutuyor, hep unutuyor, hep unutuyordu. onun icin unutus, nefes almak kadar dogal bir ihanet bicimiydi.onun icin her unutus her gun her dakika ayni filme yeniden baslamakti, kimbilir kimlerle, nerede...

yipranma ve yorgunluk. iki uzun kelimeyle ifade edebilecegi kendi uzun kisisel tarihinin gizli arsivlerini asla kaleme almamaliydi. hele onu hic. boyle iki kelime arasina sikistiginda isyan ederdi yaklasmakta olan kaderine.
"hic bir seyi unutmamaliyim, hic bir sozu hic bir goruntuyu, hic bir duyguyu, hic bir ani"

ve eve o issiz kalbine adim atarken karanlikta tek bir cumle geciyordu kafasinin icinde: sokaklar kanayacak! ne ugursuz ne korkunc ve ne dehset vericiydi bu cumlenin mustaladigi gelecek! bu soz beyninin yumusak koridorlarinda dolaniyor, tum anilarinin kapisini tek tek aciyor, hastalikli ve kapatilmis yuzleriyle tek tek karsilasiyordu.

"pencere camlarin icin icin agladiginda donecegim.
hazirliksiz yakalanacaksin karanligima!
ay yarilacak duslerinde gordugun gibi, tum kopekler bir agizdan uluyacaklar,
kocakarilar sarhos edici tutsuler yakacaklar ben gelirken.
tum kapilarini
ellerin titreyerek, avuclarin terleyerek acacaksin benim lanetli ruhuma...
yuzunu cizecegim buyulu harflerin icine...gozlerimin icine.
ve iste o zaman kirpiklerin yanip kavrulacak gercekten.
ve iste o zaman sokaklar kanayacak felaketimden"